CHP, 120 imzayla Konya Şehir Hastanesi’nde Dr. Ekrem Karakaya’nın görevi başındayken öldürülmesinin ardından sağlık çalışanlarına şiddet olaylarının nedenleri ve alınması gereken önlemler konusunda bir genel görüşme açılması için meclisi olağanüstü toplantıya çağırmıştı.
CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Türkiye İşçi Partisi, Memleket Partisi, Deva Partisi ile bağımsız milletvekillerinin genel kurulda hazır bulunması çoğunluk için yetmedi. Olağanüstü toplantı çağrısı düştü.
Meslektaşları ve meslek onuru için yılmadan, yorulmadan bir ömür çalışan Köksal’ı bütün Türkiye, 14 Mart Tıp Bayramı’nda, Taksim Meydanı Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bırakmak isterken yere düşünce tanıdı. Köksal, çamurlanan beyaz önlüğünü ‘ibret vesikası’ olarak saklanması için İstanbul Tabip Odası’na teslim etmişti.
‘Kalp kırıklığı yaşıyorum‘
Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası emekli hekimlik komisyonlarında çalışan Köksal, oturuma katılmayan milletvekillerine, en çok da beyaz önlüklülere kızdı. Bugün bile Gebze Fatih Devlet Hastanesi’nde bir hemşirenin kafatasının kırıldığını hatırlatan Köksal, şöyle devam etti:
“Bugün kalp kırıklığı yaşıyorum. Deontoloji derslerinde hocalarımıza, meslektaşlarımıza da saygı göstereceğimize yemin ettik. TBMM’deki oturuma katılmak bunun gereğiydi. Meclisteyken de meslektaşlarına karşı bir görevleri olduğunu düşünmeleri, empati yapabilmeleri lazım. Beyaz önlüklerinin onurunu korumaları gerekirdi. AKP, MHP’lilerden katılan milletvekili olsaydı teker teker teşekkür mektubu yazacaktım. İsimlerinin başında bulunan ‘dr’ harflerini rüzgarıyla, toplumda prestij, ilgi ve sevgi kazanarak milletvekili seçilip o sıralara oturdular. Parti grup kararları ne olursa olsun hekim, diş hekimi, eczacı milletvekillerinin partilerine ‘katılacağım’ diyebilmeleri gerekirdi. Bu kadar mı mesleklerinden uzaklaştılar?”
‘Meclis toplanabilseydi tatminkar bir yasa çıkabilirdi‘
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlıkta şiddete zemin hazırladığını belirten Köksal, şunları söyledi:
“Hemen her gün, ülkenin her köşesinde darp edilen, yumruklanan, saçlarından tutularak yerlerde sürüklen, bıçaklanan ve ateş edilerek hayattan kopartılan meslektaşlarımızı ve sağlık çalışanlarını içimiz acıyarak izliyoruz. Bu şiddetin kurbanlarının geride bıraktıkları eşleri, çocukları, anaları, babalarını kahreden şey, sosyal güvencesiz kalmanın yanında, faillerin hak ettikleri cezayı almamaları. Geçtiğimiz ay TBMM’de görüşülüp karara bağlanan Sağlıkta Şiddet Yasası’nın da yeterli ve caydırıcı olmadığını haykıran ‘beyaz gömlekliler hareketi’nin polis kuvvetiyle bertaraf edilmeye çalışılması da çok acıydı. Bugün meclis toplanabilseydi, inanıyorum ki daha tatminkar bir yasa çıkabilirdi. ”
‘Cepheye gider gibi helalleşiyoruz‘
Sağlıkta şiddetin hız kesmeden tırmandığını söyleyen Köksal, 14 Mart’ta yaşadıklarından sonra arayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan da cezaların caydırıcı olmasını istediğini anlattı.
Şiddet uygulayanların tutuksuz yargılanmaları veya kararın açıklanmasının geriye bırakılmasının mücadelede yasal eksiklikleri işaret ettiğini belirten Köksal, şunları dedi: “64 yıllık hekimim, hiç böyle bir dönem yaşamadım. Hekimler daima toplumda el üstünde tutuldu, saygı ve sevgi gördü. Şimdi acilde çalışan doktor, cepheye gider gibi evdekilerle helalleşip çıkıyor. Ne olacağı belli değil. Böyle bir rezalet olabilir mi? Hekimlik riskli bir meslek oldu. Cezaların cesaretlendirici değil, önleyici olmasını bekliyoruz.”
Torununun İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi olduğunu anlatan Köksal, “Onunla her gün konuşuyor, hazırlamaya çalışıyorum. Allah’a şükür cesareti kırılmadı” dedi.