Ülkede krizin katlanarak büyüdüğü bugünlerde başta öğrenciler olmak üzere bütün yurttaşlar kira maliyetleri altında eziliyor. Temel hak olan barınma hakkı artık karşılanamaz halde. Okulların açılmasına az bir süre kalmışken üniversite öğrencileri, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da barınma sorunuyla baş başa kalmış durumda. Öte yandan yetersiz yurt sayısı da öğrencilerin elini kolunu bağlıyor. Özel yurtlara mahkûm bırakılan öğrencilerden yılda 100 bin TL civarında bedel isteniyor. İstanbul’da yükseköğretim kurumlarında eğitim gören öğrenci sayısı toplam bir milyon bin 834. Geçen yılın verilerine göre İstanbul’daki devlet yurdu kapasitesi ise sadece 24 bin 651. İstanbul’da öğrencilerin sadece yüzde 2,46’sı devlet yurtlarına yerleşebiliyor. Geri kalan kesim ise fahiş kira ve özel yurt fiyatlarına mahkûm ediyor. Hem okuyup hem çalışmak zorunda bırakılan çoğu öğrenci ise bir süre sonra aile evine dönmek ve üniversiteyi bırakıp çalışmak zorunda kalıyor.
YÜK TOPLUMUN ÜZERİNDE
ODTÜ’de Fizik Bölümü’nde okuyan Tolga Akdaş, büyük hayallerle geldiği okulunda hayallerini çöpe atarak evine dönmek zorunda kaldığını anlatıyor. Devletin öğrencilerin barınma, gıdaya erişim gibi en temel haklarını bile karşılayamadığına değinen Akdaş, "Hazırlık sınıfımı aile evinde uzaktan okudum. Sonrasında birinci sınıfı yüz yüze okumak üzere Ankara'ya gittim. Ankara'da arkadaşlarımla bir öğrenci evine çıktık. En başta gayet güzel ilerlerken sonradan ekonomik sıkıntılar baş göstermeye başladı. Biz de farklı bir işe girerek para kazanmanın yollarını aramaya başladık. Özel ders vermeye başladım. Özel ders vermeye başladıkça notlarım düşmeye başladı. Verdiğim özel derslerin sayısını arttırmak zorunda kaldım ve en sonunda akşamları ders çalışacak vaktim bile kalmamıştı. Aile evine dönmek şu anda en mantıklısı. Çünkü şu anda başka bir şehirde geçinmek söz konusu değil” diyor.
ODTÜ’den mezun olduktan sonra yurt dışında yüksek lisans ve doktora yapıp yeniden mezun olduğu okula akademisyen olarak dönme hayalinin olduğunu anlatan Akdaş, “ODTÜ'yü yaşantımın bir parçası haline getirmek istiyordum. Ancak ben bu hayalleri kurarken lisans eğitimim bile bitmeden üniversiteden ayrılma kararı aldım. Mayısın sonunda Ankara’da kaldığım evden çıktım ve İstanbul'a geldim. Finallerime bile girmedim. Bir zamanlar kurduğum hayaller bir anda çöpe döndü” diye konuşuyor.
Barınma sorunuyla karşı karşıya kalmasının kendisini psikolojik açıdan çok yıprattığını kaydeden Akdaş, şunları söylüyor: “Devlet öğrencilerin barınma, gıdaya erişim gibi en temel haklarını bile karşılayamıyor durumda. Bu durumda bizden okumamız, sonrasında kendi kendimize bir şekilde hayatta kalıp, bir iş bulup yeniden halkımıza hizmet etmemiz bekleniyor. Bu sadece öğrencilere değil bütün toplumun üstüne binen bir yük olarak karşımıza çıkıyor. Aşırı derecede endişe veren bir durum.”
GÖÇEBE HAYATI GİBİ
Yeni mezun olan ve İstanbul’da veteriner olarak çalışan Eren Hasöz, barınma sorunu yaşayan gençlerden diğeri. "8 aydır işyerinde ve arkadaşlarımın salonlarında göçebe hayatı yaşıyorum" diyen Hasöz, "İşimi Antep'ten gelmeden önce bulmuştum. İstanbul’a gider bir süre yakın arkadaşımda kalır, daha sonra ev bulurum diye düşündüm. Ancak artan kiralardan dolayı ev bulamadım. Daha sonra iş yerime yerleştim. 6 ay civarı iş yerimde kaldım. İş yerime yakın bir yerde ev bulmak istediğim zaman kiralar minimum 8-10 bin TL civarında. Gece mesaim bittiğinde mecburen toplu taşımaya yakın olmam gerekiyor. Ne bir sosyal yaşantım ne de hayattan bir beklentim kaldı. 2 ay içinde ev bulabilirsem devam edeceğim çalışmaya. Bulamazsam ailemin yanına dönüş yapacağım. Bu benim için değil memleketteki birçok genç işçi, yeni mezun genç, üniversiteyi yeni kazanmış genç arkadaşlarımız için de geçerli. Ben kendi adıma bu durumdan utanç duyuyorum” diyerek yaşadıklarını anlatıyor.